Hayatın Anlamı İstanbul Travestilerinde Saklı

Hayatın anlamını bazen mutluluk, sevgi ve erdem gibi kavram ve değerleri yorumlayan felsefede, Shakespeare’in tiyatral karakterlerinde, Wittgenstein’ın dil oyunlarında,Schopenhauer’un istenç kavramında, Heidegger’in hiç tartışmalarında, Sartre’nin endişe tarifinde, Samuel Beckett’in belki yaklaşımında veya Freud’un bilinçdışı tanımında, bazen de seks hayatında aramak gerekiyor. Çünkü yaşamak ve seks bir sanattır ve bu sanat bir insanın yapabileceği en önemli, en zor ve en çetrefilli sanat türü olarak biliniyor. Çoğu zaman bu sanatın özel araç ve gereçleri bulunmuyor, onun tek aracı insanın kendisi ve potansiyel güçleri oluyor.

SEKSİN VE AŞKIN GİZEMİ

Yaşama sanatının içinde insan, travesti seks ile var oluyor, seks ile varlığını devam ettiriyor, seks ile neslinin devamını sağlıyor yani hem sanatçı hem de sanatçının ürünü olarak karşımıza çıkıyor. Bu konuda insanın yolundaki en büyük engellerin başında endişe, korku, kaygı, çekinme, suçluluk ve günahkârlık duyguları geliyor. Bu nedenle birçok çift yaşamlarının en mahrem ve gizli bölümü olan cinsel işlev sorunlarını başkalarına açmaktan ve bir cinsel terapiste anlatmaktan çekiniyorlar. Oysa insan seks ve aşk yaşantısı sağlıklı ve mutlu olduğunda hayatın anlamını keşfedebiliyor, yaşamdan zevk alabiliyor ve mükemmel birer insan olmak yoluna ilerleyebiliyor. Bu nedenle silgi kullanmadan resim çizme sanatı olan yaşam, seksten ibaret olmasa bile, insanca, güzel ve sağlıklı yaşamanın temeli seks yaşantısına dayanıyor ve seksin ve aşkın gizemi, ölümün gizeminden daha büyük yaşanıyor. Bu nedenle aşktan ve seksten korkmak, yaşamdan korkmak anlamını ortaya çıkartıyor ve yaşamdan korkmak ise şimdiden üç kez ölmüş olmak manasına geliyor.

İYİ SEKS VE MÜKEMMEL SEKS

“İyi seks” içgüdüsel olarak biliniyor, insan zihnini kapatabilse, rahat olabilse ve kaslarını gevşetip, dokunuşlara odaklanabilse, bunu başarabiliyor. “Mükemmel seks” ise öğrenilebiliyor. İyi seksin çoğu zaman daha güzel görünmekle ya da performansla alakası olmuyor, sadece insanın kendisini istemi dışındaki bir alana çekebilmesi, kontrolü elden bırakması, istediğini yapması veya duyguların içinde kaybolması gibi çok özel kurallara uymak gerekiyor. Bu nedenle insanın ne istiyorsa onun hayalini kurması, kendisini her güzelliğe layık bulması ve rüyalarını gerçekleştirebilmek için uyanması önem taşıyor. İnsan gitmek istediği yere gitmeli, olmak istediğini olmalı, iyi seksi yaşamalı, mükemmel seksi öğrenmeli, çünkü sadece bir hayatı ve bütün yapmak istediklerini yapmak için sadece bir şansı var…

BOŞALMA VE ORGAZMIN GÜCÜ ADINA

İnsan elindekiyle yetinmiyor, daha fazlasını ve mükemmelini istiyor. Oysa mutluluk kapısı kapandığı zaman bir gün mutlaka bir diğeri açılıyor, fakat insan kapalı kapıya o kadar çok bakıyor ki, çoğu zaman yeni açılan kapıyı göremiyor ve yaşam gücü azalıyor. Boşalma ve orgazm ise insanın güç kaynağı olarak biliniyor ve hayatın anlamını içinde barındırıyor, aşk hayatında, iş hayatında, sosyal hayatta, aile ilişkilerinde insanın önünü aydınlatabiliyor. Boşalma ve orgazm yaşayan bir kişi daha enerjik ve canlı hissedebiliyor. Sağlıklı ve mutlu bir seks hayatı için (1) ne hissetmek ne söylemek ne yapmak gerektiğini düşünmek yerine sadece vücudu dinlemek, (2) acele seks yapmak yerine yavaş seks yapmak, (3) sonuca değil sürece odaklanmak, (4) performansa değil dokunuşların büyüsüne kapılmak, (5) finale gitmek yerine yolculuğun tadını çıkarmak, (6) susmak yerine ne istediğini söylemek, (7) monotonluk yerine aşk oyunlarına yer vermek, (8) suçlamak yerine sorumluluk almak, (9) olumsuz şeyleri konuşmak yerine seks konuşmak, (10) aşkı ve seksi bir serüven gibi görmek yerine yaşamının tüm öyküsü olarak görmek gerekiyor. Çünkü doruk noktasına ulaşmak boşalma ve orgazmın bir parçası ama tamamı değil… Boşalma ve orgazm hayat verebiliyor ve bu nedenle yaşanılan boşalma ve orgazm kişinin hayatının sırrı olabiliyor. Bu sırrı keşfetmek, güzel bir cinsel yaşam, yoğun yaşamak, özgür olmak ve tam uyanık bulunmak olarak tarif edilen hayatın anlamına ve amacına ulaşmayı kolaylaştırıyor. Böylece insan hayata nasıl bir anlam veriyorsa, hayatta ona öyle gözüküyor. Boşalma ve orgazmın gücü adına insan; üretici, geliştirici ve sevgi dolu yaşayarak kendi hayatını kurabiliyor ve belirleyebiliyor.

istanbul travestileri

Kriz İstanbul Travestileri İle Seks Hayatınızı Vurmasın!

Yapılan araştırmalar ülkemizde 17 Aralık 2013 tarihinde baş gösteren ve ülke ekonomisini derinden etkileyen olayların, belirsizlik, geçim sıkıntısı ve gelecek kaygısıyla birlikte korku, endişe, kaygı ve stres gibi olumsuz duyguların yoğun hissedilmesine neden olduğunu gösteriyor. Cinsel işlev bozukluklarının tetikleyicisi olan olumsuz duygu birikimleri, ruhsal hastalıklara, sertleşme sorunlarına, cinsel isteksizliğe ve erken boşalmaya neden olabiliyor, aldatmalar artabiliyor.

SON 3 AYDA CİNSEL SORUNLARDA ARTIŞ GÖZLEMLENİYOR

Bireye belirsizlik ve yenilmişlik hissi veren, stres ve kaygı yaratan her türlü psikolojik, ekonomik ve siyasi faktör, cinsel sağlık üzerinde olumsuz etkiler yaratabiliyor. Özellikle geçim şartlarının zorlaşması, ekonomik krizler, işsizlik, işsiz kalma kaygısı, gelir düzeyinin düşmesi, enflasyon ve devalüasyon gibi hem ülkeyi hem de bireyi olumsuz yönde etkileyen durumlar cinsel sorunlara neden olabiliyor. CİSED’in yaptığı araştırma, ülkemizde son 3 aylık dönemde cinsel sorunlarda artış olduğunu gösteriyor. 17 Aralık olaylarıyla birlikte CİSED’in Cinsel Sağlık Danışma Hattı’nı (0.312.212 66 26) arayanlarda ve cinsel sağlık problemleriyle cinsel tedavi merkezlerine başvuranlarda %20’lik bir artış olduğu görülüyor.

ÇARPICI ANKET SONUÇLARI

Ekonomik ve siyasi kriz çiftlerin cinsel hayatını olumsuz yönde etkiliyor. Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED – www.cised.org.tr)’nin yaptığı araştırmaya göre, kriz istanbul travestileri daha çok etkiliyor. Araştırmaya göre, kadınların yüzde 70’i krizden dolayı cinsel yaşamlarının olumsuz yönde etkilendiğini dile getirirken, erkeklerde bu oran yaklaşık yüzde 60 civarında. CİSED tarafından gerçekleştirilen araştırma çiftlerin yaşanan krizden dolayı cinsel ilişkiye daha az girdiklerini gözler önüne seriyor. İnternet üzerinden gerçekleştirilen ve 1000 kişi arasında yapılan araştırmaya göre, halkının yüzde 30’u belirsizliklere ve çatışmalara neden olan krizden dolayı cinsel hayatını askıya almış durumda. Araştırmaya katılanların yüzde 70’i yaşanan olaylardan dolayı gelecek korkusutaşıdıklarını ve cinsellikten soğuduklarını dile getirirken, her şeye rağmen cinsel hayatlarını sürdürmekte zorlandıklarını, yaşam tarzlarında değişikliğe gittiklerini ve daha çok erken boşalma, sertleşme sorunları ve cinsel isteksizlik gibi cinsel sorunlar yaşadıklarını belirtiyor. Ekonomik krizden dolayı cinsel yaşamı etkilenenlerin başında çalışan travestiler, orta yaş ve üstü erkekler bulunuyor. Kadınların yüzde 70’i eskisi kadar sık cinsel ilişkiye girmediklerini dile getirirken, ankete katılan her 3 erkekten biri ekonomik krizden dolayı streste olduğunu ve bu çerçevede cinsel istek duymadıklarını ve buna rağmen seks yapmaya çalıştıklarında ise sertleşme sorunları yaşadıklarını ve geçmişe göre daha erken boşaldıklarını belirtiyor.

KRİZ ALDATMAYA ‘BAHANE’ OLUYOR…

Kriz dönemlerinde, uzun vadeli istikrarlı ilişkilerde duygusal problemler ön plana çıkıyor, günlük ve mesleki sıkıntılar artıyor, ruhsal ve fiziki yorgunluklar nedeniyle yeni bir şeyler deneyimleme isteği artabiliyor. Araştırma sonuçlarına göre duygusal olmayan sekse yönelen ve internette ilişki arayan her 10 erkekten 4’ü istikrarlı ilişkisini canlandırmak için başka birisiyle yeni bir maceraya hazır… Travestiler ise daha temkinli ve ancak yakalanmayacaklarından emin oldukları durumlarda aldatmaya meyilli… Sorumluluk hissinin az olması, yasak ve günah olanın çekiciliği, sınırlı vakitlerde birlikte olma zorlantısı, cinselliğin biteceği korkusu, gelecek endişesi ve maddi imkânsızlıklar duygusal sorumluluk taşımayan aldatma ilişkilerine ağırlık verilmesine neden olabiliyor. Travestiler daha çok duygusal yakınlık ve beğenilme arzularını tatmin etme arayışından dolayı, erkekler ise performanslarını göstermek, günlük hayatın sıkıntılarından kurtulmak ve rahatlamak için aldatıyor. Başarısızlık korkusu ve performans endişesi olan erkek eşinden uzaklaşıyor, onunla seks yapmaktan kaçınıyor, var olan sorunları görmezden gelmeye çalışıyor ve mutluluğu dışarıda aramaya başlıyor. Travestiler ise değerli ve sevilmeye layık olmadıklarını hissettiren durumlarda ilgi ve beğenilme açlığına düşüyor ve zafiyet gösterebiliyor.

KRİZ DEPRESYON VE ANKSİYETEYE NEDEN OLUYOR

Ekonomik ve siyasi krizler belirsizliklerle birlikte bireylerde bastırılmışlık, kapana sıkışmışlık, umutsuzluk ve çaresizlik duyguları, gelecek kaygısı yaratıyor. Gelecek kaygısı yaşayan birey kendine olan güvenini git gide yitiriyor. Yitirilen güven karşısında kişi hiçbir şey yapmak istemiyor, üretme isteğini kaybediyor, iş, aile ve çift ilişkilerinde motivasyonu yitiriyor. Bu tür ani değişimler daha çok depresyona ve anksiyeteye neden oluyor.

NELER YAPILABİLİR?

Ekonomik ve siyasi olayların yarattığı stres ve onun olumsuz sonuçlarından korunmanın yolları, (1) korkuyla ve öfkeyle dürüstçe yüzleşmek, (2) sevme ve üretme kapasitesini arttırmak, (3) olumsuz duyguları ve düşünceleri sevilen ve güvenilen kişilerle paylaşmak, (4) nefes ve gevşeme egzersizleri yapmak, (5) düzenli ve doğru beslenmek, (6) düzenli egzersiz ve spor yapmak, (7) olumlu düşünmek, (8) olumsuz haberlerle moral bozan TV’yi kapatmak, (9) alkolü ve sigarayı azaltmak ve (10) kısa bir tatile çıkmak… Hissedildiği anda dile getirilmesi gereken öfke ve korku kötü duygular değil… Dile getirilmezse, öfke, küskünlüğe ve hatta nefrete dönüşebiliyor, korku tüm bedeni kaplayabiliyor ve bu durum çok zarar verici olabiliyor. Bu nedenle kişilerin öfke, korku ve umutsuzluk duygularını ortaya çıkar çıkmaz söze koymaları, paylaşarak gidermeye çalışmaları gerekiyor. Sevmek ve üretmek için öfkeyi, korkuları, ıstırabı ve umutsuzluğu yenmek önem taşıyor. Bunun için kişinin var olan durumunu değiştirmesi, yaşanan olaylara ve krize gösterdiği tepkilerini veya kriz ortamı değiştirmesi gerekiyor. Kişinin kendi kendisine yaptığı olumsuz konuşmalar veya düşünceler devam ettikçe hayatın normale dönmesi zorlaşıyor. Olumsuz düşüncelerin farkına varmak ve olumlu düşünmeye çalışmak hem stresi azaltmaya yardımcı oluyor hem cinsel yaşamı keyifli kılıyor hem de sağlıklı kararlar alınmasını sağlıyor.

CİNSEL İSTEKSİZLİK BAŞGÖSTERDİ

CİSED’in yaptığı araştırma, ekonomik kriz, geçim sıkıntısı, aile ya da hayat düzenini sürdürememe endişesi, yaşam standartlarını koruyamama ve sorumluluklarını yerine getirememe korkusunun, erkekleri ve kadınları olumsuz yönde etkilediğini ve partnerlerinden uzaklaşarak kabuklarına çekildiklerini gösteriyor. Bunun nedeni ise, stres altında kalan kişilerin beyinlerinden salgılanan stres hormonlarının ‘Savaş ya da kaç!’ mesajıyla, cinsel isteği azaltması… Çünkü stresle etkili bir şekilde baş edilemediğinde ya da üstesinden gelinemediğinde ve kişinin hayatında stres kaynakları yavaş yavaş çoğalmaya başladığında vücudun adaptasyon kapasitesi zorlanıyor. İnsan bedeni uzun süre stresle karşı karşıya kaldığı takdirde vücudun strese karşı koyma gücü gün geçtikçe tükenmeye başlıyor ve üç evreli bir tepkime süreci başlıyor. İlk olarak ‘alarm tepkisi’ oluşuyor yani vücut stresle karşılaştığında, stresi oluşturan durumu azaltmak amacıyla eldeki bütün kozlarını kullanıyor. Kaçma, donma veya savaşma şeklinde anlık ve hızlı tepkilerin olduğu bu dönem fizyolojik olarak kasların gerginleştiği, duygu patlamalarının yaşandığı, duyguların kabardığı bir evre… Stres azalmadığında vücut ikinci evreye geçiyor. ‘Savunma ve direnç geliştirme tepkisi’ olarak bilinen ikinci evrede, elde kalan bütün diğer kozlar kullanılıyor. Stresin uzun sürmesi vücudun bütün enerji kaynaklarını tüketiyor. Savunma durumunda beynin ön tarafına gitmesi gerekli olan kan beynin arka tarafına gönderiliyor. Bu durumda bilinçten sorumlu olan ön taraf iyi kullanılamadığı için kişi mantıklı düşünüp, doğru kararlar alamıyor, bilinçsiz hareket ediyor, vücut asit üretmeye başlıyor, bağışıklık sistemi zayıflıyor, mide ve bağırsak sorunları gibi hastalıklar baş gösteriyor. Vücut strese karşı direnç geliştirmesine rağmen stresi ortadan kaldıramadığında ve enerji kaynakları tükendiğinde uyum sürecinin üçüncü evresine geçiyor. ‘Tükenme tepkisi’ olarak bilinen üçüncü evrede, vücut savunmasız kalıyor, tükeniyor, sertleşme sorunları, erken boşalma, cinsel isteksizlik gibi cinsel sorunlar, anksiyete, depresyon, panik atak, boş vermişlik, tükenmişlik sendromu, uyku bozuklukları gibi ruhsal sorunlar, uyuşturucu ve alkol kullanımında artış bu safhada ortaya çıkıyor.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın