İstanbul Travestileri İle Sekste Tatmin Olma Durumu

“Çift birbirini tatmin etmek zorunda mı?”, “Cinsel hayatın monotonlaşması kader mi?”, “Çiftin başaramama korkusundan kurtulmasının bir yolu var mı?” veya “Pasif kalma modeli ile sorumluluk alma modelinin farkı nedir?”

İşte bu sorulara yanıt veremeyecek kadar yetersizlik ve tatmin edememe korkusuyla monotonlaşan ve tutkusunu kaybeden çiftin, birbirini aldatmasını engelleyecek, aşk ve seks hayatını yeniden hareketlendirecek ve ilişkilerindeki tutkuyu canlandıracak altın değerinde tavsiyeler…

Birbirini tatmin etmeye çalışan veya yeterince tatmin edemediğini düşünen çift zamanla ilişkisinin sıkıcı olduğunu düşünmeye, cinsellikten soğumaya ve zamanla erken boşalma, iktidarsızlık, cinsel isteksizlik, orgazm olamama, uyarılma bozuklukları gibi cinsel işlev bozuklukları yaşamaya başlayabilir. Bunları yaşamamanın tek yolu, cinselliği görev ve baskı aracı olarak görmemektir. Çünkü cinsellik; rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza odaklanarak, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni paylaşabilme, ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatıdır. Bu nedenle, kimse kimseyi yatakta tatmin etmek zorunda değildir. Herkes kendi cinsel tatmininden sorumludur. Buna sorumluluk alma modeli denir, bunun zıttı pasif kalma modelidir.

Herkesin cinsel istek, uyarılma ve tatmin olma konusunda kendisine yardımcı olan kendisine özgü bir şartlar zinciri vardır. Herkesin şartlarını talep etme ve isteme hakkı vardır; ancak çoğu kişi kendisini, partnerinin cinsel olarak uyarması gerektiğine ve tatmin olmasının partnerinin elinde olduğuna ve istediği şekilde uyarılmazsa veya tatmin olmazsa hem kendinin hem de partnerinin eksik olduğuna inanır. Cinsel terapistler olarak, kişiyi cinsel olarak harekete geçiren kuvvetin bilinçli veya değil, kendisi olduğunu vurguluyoruz. Böylece, kişi istek ve arzularını ifade etmek ile bunları bastırmak arasında bir seçimde bir tercihte bulunabilir, kendine odaklanıp ortaya koyduğu cinsellikten zevk alabilir ve ayrıca partnerinin ve kendinin bilincine varabilir. Diğer bir değişle, kişinin içinde cinsel istek uyandırmak partnerinin değil, onun kendi görevidir. Kişi partnerinin hissetmek istediği cinsel arzuyu hissedebilmesi için ancak ona destek olabilir. Bunu ise, ruhunu ve bedenini bir armağan olarak sunarak ve onun isteklerini gerçekleştirmeyi seçerek yapabilir. İç çamaşırlar, mumlar ve hoş sözler güzeldir; ancak ilk aşama bunlar olmamalıdır. Öncelik, kişinin kendisidir. Bunlar ise daha sonra gelir. Bu bakış açısı, cinsel isteğin sorumluluğunu olması gerektiği yere, yani kişinin kendi omuzlarına yükler ve kontrolünün partnerinin elinde olmadığını anlamasına yardımcı olur. Çünkü kontrolü kaybetme duygusu bilinçdışı düzeyde çok korkutucudur. Pasif kalma modeli, kişinin partnerini veya ilişkisini suçlamasına neden olur. Sorumluluk alma modeli ise kişinin ilişkisinden zevk almasın, var olan sorunların üstesinden gelmesini sağlar ve çiftin birbirini aldatmasını engeller.

TRAVESTİNİN ZAMANI GELDİĞİNDE KENDİNİ KASMASI GEREKİYOR

Sorumluluk alma modelinin hayata geçirilmesi, sağlıklı ve mutlu bir cinsel yaşam için gereklidir. Erkek, travesti ile sevişirken ruhunu ve bedenini koşulsuz bir armağan olarak ona sunar. İstanbul travestileri, bu armağanı kabul eder. Bundan sonrası kadının işidir. Travesti reddedilmeyi ve başarısız olmayı göze alarak erkekten, kendini cinsel açıdan uyaracak davranışlarda bulunmasını ister. Kadının talep etme, erkeğinde reddetme hakkı vardır. Erkek kadının taleplerini gerçekleştirmek isterse yapar ama bunu yapmak zorunda da değildir. Kadın, orgazm olmayı kolaylaştırmak için erkeğin bedenini kullanmasından, klitorisini sürtmesinden, fantezi kurmasından ya da kendini kasmasından yine kendi sorumludur. Dolayısıyla, cinsel tatmininden de yine kendi sorumlu olur. Erkek kadını boşaltmak, orgazma ulaştırmak veya tatmin etmek zorunda değildir. Kadının boşalması için sadece penise ihtiyaç yoktur. Bu değişik şekillerde başarılabilir. Sorumluluk alma modeli, kadına sorumluluk yüklerken erkeği özgürleştirir ve böylece çift olarak tatminkâr bir cinsellik yaşanmış olur.

ERKEĞİN AŞK KASLARINI GEVŞEK TUTMASI GEREKİYOR

Pasif kalma modeli, cinsel işlev bozukluklarına yol açabiliyor. Travesti , erkeğe sevişirken ruhunu ve bedenini koşulsuz bir armağan olarak sunar ve erkek de bunu kabul eder. Bundan sonrası erkeğin işidir. Erkek reddedilmeyi ve başarısız olmayı göze alarak kadından kendini uyaracak şeyleri ister. Erkeğin talep etme, kadının da reddetme hakkı vardır ve istanbul travesti bunları yapmak isterse yapar ama zorunlu değildir. Erkek kadının bedenini kullanarak, penisini sürterek veya vajinaya sokarak, zamanı gelince daha çok haz alabilmek adına boşalması denetleyerek, aşk kaslarını boşalana kadar gevşek tutarak, kendi boşalmasından, orgazmından ve cinsel tatmininden kendi sorumlu olur. Travesti , erkeği boşaltmak, orgazma ulaştırmak veya tatmin etmek zorunda değildir. Erkeğin boşalması için sadece vajinaya ihtiyacı yoktur. Bu değişik şekillerde de başarılabilir. Sorumluluk alma modeli, erkeğe sorumluluk yüklerken kadını özgürleştirir ve böylece çift olarak tatminkâr bir cinsellik yaşanmış olur.

istanbul travestileri

AIDS Sadece Travesti Hastalığı Değil!

Elde edilen son verilere göre dünyada HIV virüsü taşıyanların sayısı 50 milyona yaklaşıyor. Dünya çapında sürdürülen yoğun bilinçlendirme kampanyalarına rağmen her gün AIDS’e yakalananların sayısı hızla artıyor.

AIDS SADECE EŞCİNSELLERİN HASTALIĞI DEĞİL!

Çoğu kişi AIDS’e neden olan HIV virüsünün hayat kadınlarında, uyuşturucu kullananlarda, eşcinsellerde bulunduğunu ve kendisine bulaşmayacağını sanıyor. Çaresi ve kesin tedavisi olmayan AIDS sadece eşcinsellerin hastalığı değildir. AIDS belirli bir sosyal grubun hastalığı değildir. HIV virüsü cins, ırk, renk, din, yaş farkı gözetmeden herkese bulaşabilir. Birçok kişi korunmasız cinsel ilişkiden üç ay sonra Anti HIV Testi yaptırmak zorunda olmasına rağmen, AIDS’in sadece eşcinsellerin hastalığı olduğunu düşündüğü için test yaptırmak istemiyorlar, bu durum HIV virüsünün bulaşmasını yaygınlaştırıyor. Bunun sebebi eğitimsizliktir.

SEKS VE KAN YOLUYLA BULAŞIYOR!

AIDS vücudun bağışıklık sistemini çökerten, kanla ve cinsel yolla bulaşan bulaşıcı bir hastalıktır. AIDS hastalığına yakalanmanın tek yolu HIV olarak adlandırılan virüsün bulaşmasıdır. Bu virüsün bulaşması için de yaygın olan iki yol vardır, virüs taşıyıcısı ya da AIDS hastası biriyle vajinal, anal ya da oral yoldan cinsel ilişkide bulunmak ve virüs taşıyıcısı ya da AIDS hastası biriyle aynı enjektör iğnesini kullanmak. Yaygın olan bu yolların dışında virüs taşıyıcısı kadının hamile kalıp doğum sırasında veya emzirme sırasında sütüyle bebeğine bulaştırması, virüs taşıyan kanın sağlam bir kişiye verilmesiyle veya kandan üretilen bazı ürünlerin kullanılmasıyla da bulaşmalar görülmüştür. Ancak HIV virüsü nezle grip gibi aksırık ya da öksürükle bulaşmaz. İş yerinizde, evinizde ya da toplu yerlerde bir arada bulunmakla bulaşmaz. Yıkanmadan bile olsa aynı giysileri giymekle, telefon ahizesiyle, aynı tuvaleti kullanmakla, bardak, çatal, kaşıkla geçmez. Sivrisinek ısırması da risk değildir. Aynı şekilde bit, pire gibi haşerelerle de bulaşmaz. Sosyal öpüşmeler de tehlike değildir.

AIDS’İ ÖNLEMEK İÇİN CİNSEL EĞİTİM VE ZİNA YAPMAMAK ŞART!

Cinsel ilişki en önemli bulaşma yolu olduğu için cinsel ilişkide mutlaka koruyucu kılıf (kondom, prezervatif, kaput) kullanılması gerekiyor. Korunmak için tek eşli yaşam sürmek, zina yapmamak, evlilik dışı ilişkilerde mutlaka prezervatif kullanmak, kontrolsüz kan nakline ve kan bulaşmış aletlerin kullanılmasına izin verilmemek, kullanılmış ve dezenfekte edilmemiş şırınga, iğne ve cerrahi aletler, diş hekimliği aletleri, dövme aletleri, akupunktur iğneleri, jilet ve makası kesinlikle kullanılmamak gerekir. Ancak AIDS’i önleyen en önemli şey cinsel konularda bilgili olmaktır. AIDS ile mücadelenin temelini koruyucu önlemler oluşturmaktadır. AIDS’e karşı toplumun korunması ve enfekte kişilere sosyal destek sağlanması yönünde halkın bilinçlendirilmesi gerekiyor. Bu nedenle Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED)’in kurulurken kamuoyuna duyurduğu ve bizimde desteklediğimiz deklarasyonunda yer aldığı gibi, anaokulundan başlayarak Cinsel Eğitim, Ergenlik Öncesi Cinsel Danışmanlık ve Rehberlik Hizmetleri, Evlilik Öncesi Cinsel Danışmanlık ve Rehberlik Hizmetleri ve Evlilik Öncesi Anne, Baba ve Eş Eğitimleri yasal olarak şart olmalıdır, cinsel sağlık bilimine üniversitelerimizde Seksoloji Ana Bilim Dalı adı altında ayrı bir bilim dalı olarak yer verilmelidir ve cinsel sağlık bilimi için multi-disipliner bir yaklaşım şart olmalıdır.

 

 

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın