Aç Kalmadan Yapılan Travesti Diyeti

Montignac diyeti, Michel Montignac isimli bir kişi tarafından geliştirilen bir diyet yani beslenme biçimidir. Michel Montignac, diyetlerin standart prensibi olan, “Kalori alımını sınırlandırma ve kalori harcamasını arttırmanın tam aksine, kalorinin mühim olmadığını, önemli olanın kişinin tükettiği besinin ne olduğu ilkesini ortaya atmıştır.

Glisemik indeks, glusidli bir besinin tüketilmesi esnasında, kanda bulunan şeker oranının yükselme oranını hesaplar. Glisemik indeks ne denli yüksek çıkarsa, pankreas insülin hormonunu da o denli fazla salgılar. İhtiyaç duyulandan fazla salgılanan insülin ise, kişinin kilo almasına yol açar. Bu sebeple, glisemik endeksleri düşük gıdaları tercih etmek, kilo alımlarının önüne geçebilir.

Montignac diyeti, çok düşük kalorili olan, şok diyeti adı verilen beslenme biçimlerine, laksatif ilaçlara (müshiller) ve mucize ilaçlarına karşı bir beslenme düzenidir.

İki tür protein bulunur; hayvansal kökenli proteinler ve bitkisel kökenli proteinler:

* Hayvansal kökenli proteinler: Et, sakatat, şarküteri ürünleri, balık, istakoz, karides, yengeç, midye, istiridye, yumurta, süt, süt ürünleri ve peynirde yer alan proteinlerdir.
* Bitkisel kökenli proteinler: Soya fasulyesi, badem, fındık, bakliyatlar, çikolata ve sebzelerde bulunan proteinlerdir.

Montignac, hiçbir gıdanın aminoasit seviyesi açısından yumurta kadar zengin olmadığını belirtir. Dengeli beslenme adına, her yetişkin günlük minimum 60 gram, erkeklerde ise 70 gram olmak üzere; kilolarına bağlı olarak, kilo başına 1 gram protein alımı gerçekleştirmelidir. Hedefleri kaslarını geliştirmek olan sporcular, bol miktarda sıvı tüketmek koşulu ile günde 1,5 grama kadar protein alımı yapabilirler.

Uygulaması kolay ve basit bir diyet
Montignac Diyetini diğer diyetlerden ayıran en önemli özellik ise proteinlerle karbonhidratların farklı öğünlerde tüketilmesi olarak geçer. Bu diyette proteinler ve karbonhidratlar aynı öğünde tüketilmez. Bu diyetin önemli özelliklerinden biri de, travesti beslenme düzeninin değişmesini sağlamaktır. Gerçekleştirilen araştırmalar proteinlerin lifli sebzelerle beraber tüketildiğinde vücudun yağ depolamadığını ortaya koymaktadır. Montignac diyetinde ise amaç alımı yapılan besinlerin karbonhidratlarla karıştırmayarak pankreasın insülin salgılamasını önlemektir. Bu sayede ise gereksinim duyulan enerjinin elde edilmesi adına vücuttaki yağ depoları kullanılır. Bu sayede de kilo kaybını gerçekleştirmek daha kolay olur.

Montignac Diyeti’nin ilk adımında beyaz un ve şeker tamamen yasaklanır. Kepekli un ya da kabuklu pirinç ile hazırlanmış besinlerin tüketimine izin verilir. Fakat karbonhidratlı bir öğünden sonra minimum üç-dört saat ara vererek diğer öğüne geçmenin gerektiği bildirilmiştir. Proteinli öğünler için de bu koşulu yerine getirmek şarttır.

Düşük glisemik indeksi
Montignac diyetinin tam manası ile uygulanabilmesi için öğünlerin kesinlikle atlanmaması gerekir. Şayet öğün atlama durumunda insülin salgılamasındaki dalgalanmalar diyetin etkisini oldukça azaltacaktır. Tüketilen besinlerin miktarına aşırı bir kısıtlama getirilmez. Fakat besinlerin tüketilme zamanlarına oldukça dikkat edilmesi gerekir.

Diyetin ilk adımında, glisemik indeksi düşük besinlerde oluşan bir kahvaltı tavsiye edilir. Fakat kahvaltıda yenilen besinlerin yağsız olmasına da özellikle dikkat edilmelidir. Kahvaltı esnasında aşırıya kaçmamak şartı ile istanbul travestileri istediği miktarda kepek ekmek, yağsız peynir, yoğurt ve süt tüketimi yapabilir.

Et, balık, omlet tüketmek serbest
Yine yağsız olmak koşulu ile öğle ve akşam yemeklerinde kırmızı et, tavuk, balık ya da omlet gibi protein ağırlıklı besinler tüketilebilir, ana yemekle beraber yine çok düşük glisemik indeksli yeşil salata, yeşil sebze ya da mantarı gönül rahatlığı ile tüketmek mümkündür.

Karbonhidrat ağırlıklı bir yemeğin tercih edilmesi durumunda karbonhidratları yine düşük glisemik indeksli besinlerden seçmek gerekir. Misalen kepekli makarna, kabuklu pirinç, kuru baklagilleri kapsayan bir porsiyonun yanında istanbul travesti, istediği kadar yeşil sebze ve yağsız yoğurt yiyebilir.

İşlenmiş yani rafine edilmiş her karbonhidrat, patates, havuç, pancar, mısır, muz ve karpuz gibi besinler diyetin ilk esnasında bırakılacak olan besinlerdir. Diyetin başlanmasından iki ay sonra bu besinler porsiyonlara eklenmeye başlanabilir.

Örnek beslenme düzeni
Kahvaltı: Meyve, kepek ekmeği ve diyet margarin, kafeinsiz kahve, kaymaksız süt
Öğlen: Yağ, limon ve sirkeli avokado, biftek, taze fasulye ve peynir
Akşam: Çiğ sebze veya sebze çorbası, mantarlı omlet, yeşil salata, yağsız beyaz peynir

Tüketmekten kaçınılması gereken yiyecekler
Ekmek ve tahıllar: Açma, kruvasan, poğaça ve benzeri hamur işleri
Sütlü ürünler: Tam yağlı süt, yağlı peynir ve yoğurt, kaymak, kremşanti
Çorbalar: İşkembe çorbası, paça
Balık: Aşırı ve uygun olmayan yağlarda kızartılmış balıklar, balık yumurtası, havyar
Et: Yağlı olduğu belli olan tüm etler, kümes hayvanları derisi, ördek ve kaz, sosis, salam, pastırma, sucuk
Yağlar: Tereyağı, hidrojene yağlar, sert margarinler, içyağı ve kuyrukyağı
Sebze ve meyveler: Hangi yağda kızartıldığı belli olmayan patates ve sebzeler, cips
Tatlılar: Dondurma, baklava, kremalı pasta, hazır pasta ve bisküvi, hazır pudingler, çikolata ve tüm hazır tatlılar
Kuruyemişler: Hindistancevizi
Aşırı tuz tüketimi
Hazır salata sosları
Mayonez

travesti

Travesti İçin Soğan Diyeti

Evimizden eksik etmediğimiz, her çeşit yemekte kullandığımız, salatalara lezzet katan şifa kaynağı bir bitkidir soğan. Yoğun kokusu rahatsızlık verse de evde bulunduğumuz zamanlarda özellikle kuru fasulyenin yanında soğan yemekten kendimizi alamayız. Kokusuna rağmen bu kadar sevilen soğanın faydaları da oldukça fazladır. Soğan vücut direncini artırır, kalp damar hastalıklarına iyi gelir, sinirleri yatıştırır, kansere karşı koruyucudur, hastalıklarında etkilidir, vitamin ve mineral deposudur.

Şifa kaynağı soğanın adı kuru fasulye yemeğinden sonra şimdide diyet yöntemleriyle beraber anılır oldu. Soğan tüketmeyi sevenler bu habere sevinebilirler ancak hemen hatırlatalım diyetlerde soğanın kendisi değil suyu tüketiliyor. Zayıflamak için her yolu denerim diyorsanız buyurun size soğan ile ilgili birkaç formülü.

Kaynatılmış soğan suyu diyeti
Bu tarifi vermeden önce hemen hatırlatalım soğan suyu ile zayıflarken aynı zamanda şifa deposu olan soğanın birçok faydasını göreceksiniz. Adet düzensizlikleri, kısırlık, çikolata kisti, miyom gibi rahatsızlıkların yanı sıra, depresyon, bahar yorgunluğu, kronik yorgunluk ve uykusuzluk gibi şikayetlerde de soğan suyu etkilidir. Biz burada soğanın tokluk hissi vermesi ve yağ yakıcı özelliklerini öne çıkararak ilk diyet formülünü sizlerle paylaşalım.

1 adet iri beyaz soğan kabukları soyularak 4 parçaya ayrılır. Önceden kaynatılmış 200 ml (2 su bardağı) klorsuz suya eklenerek ağzı kapatılır ve kaynamaya bırakılır. 5 dakika kaynayan soğan yenmez ama suyu sabah ve akşam yemeklerden önce içilir. Bu uygulamaya 5 – 7 veya 15 gün devam edilir. Sonrasında mutlaka ara verilmelidir. Soğan suyu kullanımdan önce taze hazırlanmalıdır ve sıcak olarak içilmelidir.

Çiğ soğan suyu diyeti
2 tane iri soğanı soyduktan sonra katı meyve sıkacağında sıkarak suyunu çıkartın. Bu sudan öğün aralarında 1 bardak için. Bu sayede vücudunuzda yağ yakımı ve metabolizmanız hızlanacaktır. Saçdökülmesi probleminiz varsa soğan suyu sizi zayıflatırken saçlarınızı da güçlendirecektir.

Soğan çorbası diyeti
Doğal bir antibiyotik olan soğanın çorbasını yapacağız şimdide. Bunun için 6 adet soğanın yanında soğanın yarısı kadar 2 çeşit sebze, limon ve baharat kullanacağız. Dilerseniz yağsız et suyu kullanabilirsiniz ve kesinlikle yağ kullanmamalısınız. Bütün malzemeleri çorba şeklinde pişirin. Öğlen ve akşam öğünlerinde tüketin. Bu diyeti 3 gün uygulayın ve diğer yediklerinize dikkat edin. Soğan çorbası diyetinde yedikleriniz ölçülü olmalı yoksa başarı elde edemezsiniz.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın