Cinsel konularda rahat olamayan aşırı sıkılgan kişiler heyecanlarını kontrol altında tuttukları için gerçek cinsel doyuma ulaşamazlar. Eşlerden her ikisinin de büyük bir sıkıntıyla sabahı bekledikleri başarısız gerdek geceleri, cinselliğin baskı altında tutulduğu toplumlarda sık rastlanan bir durumdur.
EŞCİNSEL DENEYİMLER SUÇLULUK DUYGUSUNA YOL AÇABİLİYOR
Suçluluk duygusu bilinçli veya bilinçsiz bir duygu olabilir. İnsanın her türlü cinsel yaşantısına duygular eşlik eder. Bu duygular da hiçbir zaman tekil bir duygu olmayıp, bir çok duygudan oluşan bir duygu demetidir ama bazen bu duygu demeti üzüntü, pişmanlık ve suçluluk duygularıyla doludur. Bu durumda kişi kendisini sorumlu hisseder. Hatta kişi yaşadıklarında hiçbir sorumluluğu olmasa bile kendini suçlayabilir. Suçluluk duygusu, kişinin kendisini kınayan, suçlayan, eleştiren bir iç ses olarak hissedilir ve zamanla kişi kendisini değersizleştirir. Cinsel sorunların birçok ruhsal, bünyesel, çevresel, ilişkisel ve toplumsal nedenleri vardır. Cinsellikle ilgili bilinçdışı korkular, cinsel eylemin kişi için kaygı verici olması, cinsellikle ilgili yanlış inançlar, seksin pis, kirletici olarak algılanması ve dolayısıyla suçluluk duyguları yaratması, cinsel sorunlara neden olabilir.
Evlilikteki sorunlar, cinsel arzuların korku, öfke veya içsel ahlaki yasaklar nedeniyle rahatça ortaya konamaması ve kişinin kendini olduğu gibi kabullenememesi de cinsel sorunlara neden olabilir. Ayrıca çocuklukta ve ergenlikte yaşanan öpüşme, sevişme, cinsel organları birbirine sürtme, sürtünme gibi eşcinsel deneyimler, taciz veya tecavüz olayları, aile bireylerine veya başka bir travesti partnere karşı hissedilen cinsel arzular daha sonra suçluluk duygularına yol açabilir. Bu nedenle erotik hazzın yaşanması imkansız olabilir. İnsanların önemli bir bölümünde bilinçli olarak ayıp, yasak ve günah düşüncesi değilse bile, bulanık ve kişinin, kendisinin farkında olmadığı bir utanç duygusu cinsel yaşamı etkisi altında tutar.
Günümüzde çocuklara cinsel organ ve duygularının birer suç unsuru olduğu düşüncesi yerleştirilmektedir. Bu bilinçli olarak öğretilmese bile, aileler ve yakın çevre günlük davranışlarıyla bu duyguyu çocuğa aşılamaktadır. Cinsel bölgeler örtülmekte, cinsel konular suskunlukla geçiştirilmektedir. Nitekim, cinsel soğukluk ve iktidarsızlık gibi sorunların, cinsel konularda rahat, bol cinsel çağrışımlı konuşmalardan çekinmeyen ve yemek yeme, oturma ve yatma eylemlerini utanmadan yürüten toplumlardan çok, cinsel bakımdan kapalı ve cinsel eylemin herkesin gözünden uzak ayrı yatak odalarında sürdürüldüğü topluluklarında daha sık görüldüğü bilinmektedir. Bu tür toplumsal nedenlerin yanı sıra, cinsel organlarla dışkı organları arasındaki yakınlık da cinsellik ile pislik ve kirlilik arasında güçlü bir bağın kurulmasına yardım etmektedir. Böylece bir yandan suçluluk, pislik, kirlilik ve cinsellik, öbür yandan namus, iffetlilik, temizlik ve hatta cinsiyetsizlik, cinsel yönden baskı altındaki kişinin zihninde birbirine karşıt ilkeler olarak ortaya çıkmaktadır.
GÜNAHKARLIK VE SEKS
Suçluluk duygusu kişiyi, oral veya anal seks gibi cinselliğin sadece belirli biçim ve yönlerinden uzak tutabilir, genel bir cinsel soğukluk, isteksizlik veya iktidarsızlık yaratabilir. Kimi zaman suçluluk ve kirlilik düşüncelerinin arasından geçerek cinsel hazza ulaşmayı başarabilmiş kişilerde biraz farklı bir saplantı da belirebilir. Yaşamlarında cinsellikle kötülüğün özdeşleştirilmesini yaşamış böyle kişiler, sadece günahkar bir atmosferde seks yapmaktan hoşlanır olurlar. Ancak ağrılı, sancılı veya yasak bir ilişki kendilerine zevk verebilir.
SUÇLULUK DUYGUSU NASIL AŞILIR?
Suçluluk duygusunu yenebilmek için aşağıdaki önerilere uyulmasında fayda var.
-Depresyonunuz varsa bu sorunu çözmek için bir uzmana başvurun.
-Mükemmeliyetçilik ve daima kontrollü olma ihtiyacı, suçluluk duygusunu yenebilmenizin önünde duran en önemli engellerden biridir, rahat olun ve elinizden geleni yaptıktan sonra her şeyi oluruna bırakın.
-Güvendiğiniz bir yakınız ve dostunuzla veya bir cinsel terapistle, yaptığınıza inandığınız hatayı paylaşın. Hatanızı paylaştığınızda yaptığınızın o kadar da korkunç bir şey olmadığını fark edebilirsiniz.
-Geçmişi geçmişte bırakın, kabullenin ve anın tadını çıkarmaya bakın. Geçmişe her ne yaşadıysanız yaşadınız, geçmişi geri getiremezsiniz ama kendinizi affedebilirsiniz. Çünkü geçmiş ya da gelecek yoktur, sonsuz bir şimdi vardır.
-Başlamak için en uygun zamanı beklerseniz hiç başlamayabilirsiniz, şimdi başlayın, şu anda bulunduğunuz yerden, elinizdekilerle başlayın.
-İnsanlar hata yaparak öğrenirler, suçluluk duygunuzun sebebi her ne olursa olsun, o tecrübenin size ne öğrettiğini çıkartmaya çalışın.
-Suçluluk duygusundan kurtulmak bir anda mümkün değildir, bir süreç meselesidir, acele etmeyin. En iyi şeyler, arkanızda değil, her zaman önünüzdedir.
-Suçluluk duygusundan kurtulduğunuzda nasıl bir cinsel yaşamınızın olacağını, neler hissedeceğinizi hayal etmeye çalışın.
-Hayatı seviyorsanız, zamanı boşa harcamayın, çünkü zaman hayatın kendisidir.
-Çocukluk ve gençlik anılarınızı yazın, böylece neden kendinizi suçlu hissettiğinizi keşfedebilirsiniz. Geçmişe, geleceğe ışık tutsun diye bakın. Sebebi bulduğunuzda; “Kendimi neden affedemiyorum?”, “Kendimi affedebilmek için ne yapmalıyım?”, “Kendimi suçlu hissetmek benim için ne gibi bir amaca hizmet ediyor?” veya “Suçluluk bana ne kazandırıyor?” gibi soruları kendinize sorun ve kendi kendinize bir analiz yapın, işe yarayacaktır. Çünkü geleceğinizi yaşayabilmek için, öncelikle geçmişinizi bırakıp gitmesine izin vermelisiniz.
AYIP, YASAK VE GÜNAH KAVRAMLARI CİNSELLİĞİN DÜŞMANIDIR
Çoğu zaman cinsel işlevsizliğin kökeninde suçluluk duygusu yatıyor. İstanbul travestileri ya da erkeğin gerek hayali gerekse gerçek bütün cinsel eylemlerinde derin bir suçluluk duygusunun etkisi olabilir ve bu yüzden, boşalma veya orgazma ulaşsalar bile gerçek bir ruhsal ve bedensel doyumdan uzak kalırlar. Suçluluk duygusu yanlış bir şeyler yaptığını düşünen kişinin kendini affedememesinden kaynaklanır. Burada önemli olan, kişinin yanlış yaptığına dair inancı ve bu inanca eşlik eden olumsuz duygularıdır. Yanlışın kişiye veya yakınlarına olumsuz etkisinin olmuş veya olmamış oluşu hiç önemli değildir. Yani geçmişin gerçekleri değil, bunların bizim için ne ifade ettiği, hayatımızı şekillendirmektedir.
Kişi yanlış bir şeyler yaptığını düşündüğü için kendini suçlar, kendini affedemez, bu tecrübeyi geçmişte bırakıp hayatına devam edemez, bilinçdışı olarak sağlıklı ve mutlu bir cinselliği hak etmediğini düşünür ve kendi kendini cezalandırmak ister. İşte kişinin kendisini cezalandırmasının en kolay yollarından biri cinsel bir sorun yaşamaktır. Çünkü hep geçmişi yaşayan kişi, yavaş yavaş çöker. Kendini sık sık suçlu hisseden kişilerde; kendine güvensizlik, mükemmeliyetçilik, kızgınlık duygularını atamama, affedememe, depresif ruh hali, endişe, korku ve kaygı halleri, daima kontrollü olma ihtiyacı gibi özellikler görülür. Bu nedenle suçluluk duygusunun nedenleri kişinin olumsuz çocukluk ve ilk gençlik deneylerinde aranmalıdır. Bazı çocuklar, hiç bir bedensel temasın hoş görülmediği bir atmosfer içinde yetiştirilmiştir. Anneler ya da babalar, kendi iç yasak ve koşullanmalarından ötürü, çocuklarını yeteri kadar sevip okşamaktan kaçınmışlardır; bu da çocukta fiziksel temasa karşı bir utanma ve ürkeklik yaratmıştır. Bu tür anne ve babalar, çoğu zaman, çocuğun cinsel organıyla oynamasına da izin vermemişler, onu mastürbasyon yaparken yakaladıklarında hakaret etmişler, cezalandırmışlardır. Bunun, çocuğun iç dünyasında, cinsellikle ayıp yasak ve günah düşüncesinin birleşmesine yol açması kaçınılmazdır.
Bir yanıt bırakın
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.